Anasayfa

Blog

ecomercek Blog

Konu uzmanları tarafından yazılmış en yeni ve güncel yazılarımız

FİLTRELEME

Cilt Bakımında C Vitamininin Önemi Nedir?
Cilt Bakımında C Vitamininin Önemi Nedir?

Cilt İçin C Vitamini Kullanımı Vücudun bağışıklık sistemine olumlu etkisinden dolayı adını sıklıkla duyduğumuz, suda eriyen bir vitamin olan C vitamini cilde faydaları açısından da mucizevi olarak nitelendirilebilecek bir içeriktir. Güçlü bir antioksidan olmasının yanı sıra düzenli kullanımda cildi olumsuz çevresel etkilere karşı korur ve cildin kendi kendini yenilemesine yardımcı olur. Günlük yapılan cilt bakımı, C vitamini içeren ürünler ile doğru bir şekilde desteklendiğinde etkileyici sonuçlar alınmasını sağlar. Cilt İçin Hangi C Vitamini Kullanılmalı? C vitaminini cilt bakım rutinine dahil etmek isteyenler ürün ve uygulama alternatiflerini araştırdıklarında karşılarına çıkan seçenekler arasında hangisinin doğru olduğunda karar vermekte zorlanabilir. C vitamini dendiğinde tablet ve efervesan gibi formları ilk akla gelen alternatifler olsa da cildin en verimli şekilde fayda sağlayabilmesi için cilde C vitamini sürmek gerekir. Bu nedenle cilt için C vitamini kullanımında C vitamini cilt serumu ya da C vitamini maskesi tercih edilebilir. C vitamini, cilt ürünlerinin içeriklerinde askorbik asit, magnezyum askorbil fosfat, tetraheksildesil askorbat gibi çeşitli formlarda bulunur ve bu türevlerin her birinin cilt tarafından emilebilme oranı farklıdır. Alınacak cilt bakım ürününde içindekiler kısmının okunarak C vitamininin hangi formda olduğu kontrol edilmelidir. Cilt bakımında emilim potansiyeli en yüksek olan askorbik asit içeren ürünleri kullanmak C vitaminin olumlu etkilerinin daha net hissedilmesini sağlar. C Vitamini Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir? C vitamini kullanırken bazı önemli noktalara dikkat etmek, C vitamini uygulamasından alınan verimi önemli ölçüde artırır. C vitamini hassas ve değişken bir yapıya sahip olduğundan fazla sıcaklık, hava ile temas ve aydınlık ortam gibi etkenler C vitamininin etkisini hızla yitirmesine sebep olabilir. Bu nedenle C vitamini içeren ürünler buzdolabı gibi karanlık ve serin bir ortamda saklanmalıdır. Ayrıca yapısında C vitamini bulunan ürünlerin raf ömürleri kısa olduğundan son kullanma tarihinden önce tüketilmesi gerekir. C vitamininin cilde ne şekilde uygulandığı verimli bir cilt bakımı için önem taşır. C vitamini kullanımından önce cildin yıkanıp temizlenmesi ve cilde tonik uygulanması alınan sonuçlarda büyük fark yaratabilir. Tonik kullanımının C vitamininin etkisini nasıl artırdığı “Tonik nedir?” sorusunun yanıtı ile rahatlıkla anlaşılır. Tonikler yıkama yoluyla çıkmayan kalıntılardan cildi arındırmak için kullanılan özel içeriklere sahip losyonlardır. Gözeneklerin temizlenmesine ve açılmasına yardımcı olarak sonrasında uygulanan serumun cilde etki etmesini kolaylaştırırlar. C vitamini kullanımı cilt bakımı rutininde yer alan diğer ürünlerin uygulama düzenlerini de değiştirmeyi gerektirir. Soyucu etkileri olan kuvvetli asitlerin C vitamini kullanımından hemen sonra uygulanması tahriş riski oluşturduğundan önerilmez, onun yerine aradan birkaç saat geçtikten sonra uygulanması önerilmektedir. Ayrıca retinol ve benzoil peroksit içeren ürünler de C vitaminini etkisiz hale getirebildikleri için C vitamini ile birlikte kullanılmaları doğru olmayabilir. C vitamininden yüksek performans almanın bir yolu da dermapen uygulamasıdır. Dermapen biraz teknik bir terim olduğundan ilk etapta ”Dermapen nedir?” sorusu akla gelebilir. Profesyonel bir işlem olan dermapen sırasında, anestezi kremiyle uyuşturulan cilt önce temizlenir, ardından cilde serum sürülüp tek kullanımlık steril iğnelerle serumun cilde daha iyi nüfuz etmesi sağlanır. Eğer cilt için C vitamini serum uygulaması dermapen ile yapılacaksa, işlemi yapan kişinin alanında uzman ve deneyimli olduğuna emin olunması gerekir. C Vitamininin Cilde Faydaları Nelerdir? “C vitamini ciltte ne işe yarar?” sorusunun yanıtı C vitamininin çok yönlü bir içerik olduğunu ve cildin sağlıklı olgunlaşması açısından büyük rol oynadığını net bir şekilde ortaya koyar. • Hava kirliliği, zararlı güneş ışınları, sigara dumanı gibi çevresel faktörler ciltte serbest radikallerin oluşumuna neden olur. Serbest radikaller ise cildin solgunlaşmasına, hızlı yaşlanmasına ve kansere davetiye çıkarır. C vitamini güçlü bir antioksidan olduğundan cildin serbest radikallerden arındırılmasına destek olarak, bir yandan yaşlanma karşıtı etki yapıp bir yandan cilde canlılık ve parlaklık verir. • C vitaminin bir faydası da ciltte meydana gelebilecek aşırı melanin üretimini engellemesi ve ciltteki melanin miktarını dengelemesidir. Dolayısıyla düzenli kullanımında cilt lekeleri C vitamini sayesinde gitgide azalabilir hatta tamamen ortadan kaybolabilir. Cilt doğal ışıltısına ve enerjisine yeniden kavuşur. • C vitamini cildin kendi kendini tamir etmesinin yanı sıra esnekliğini ve sıkılığını da korumasını sağlayan kolajen üretiminde kilit bir role sahiptir. C vitamini içiren ürünlerin cilde uygulanması ciltteki yaraların daha hızlı iyileşmesine, kırışık görünümünün azalmasına ve cildin sıkılaşmasına yardımcı olur. Cilt İçin C Vitamini Seçimi Nasıl Yapılır? C vitamini seçimi ilk olarak doğru ürüne karar verilmesi ile başlar. C vitamini serumu, cilde faydaları ve kullanım kolaylığı açısından diğer C vitamini içeren ürünlerin arasında öne çıkar. Dolayısıyla C vitaminini cilt bakım rutinine ilk kez dahil etmek isteyenler için serum uygun bir seçenek olabilir. C vitamini içeren ürünlerde ilk bakılması gereken özellik ürünün içeriğindeki C vitamini yüzdesidir. İyi bir üründe %10-20 oranlarında askorbik asit formunda C vitamini bulunması gerekir. Ayrıca ürünün şeffafa yakın açık renkte ve hafif bulanık görünümlü olması beklenir. C vitamininin ışıktan ve havadan kolaylıkla olumsuz etkilenmesi nedeniyle C vitamini içeren ürünlerin ambalajı da ürünün dayanıklılığı hakkında fikir verir. Kullanılacak ürünün opak ya da oldukça koyu renkli bir şişede bulunması, açılıp kapanır bir kapak yerine pompalı bir sisteme sahip olması C vitamininin ömrünü uzatır. C vitamini değişken bir yapıda olduğundan C vitamininden en iyi şekilde verim alabilmek için ürünün formülünde onu dengeleyen ferulik asit ve E vitamini bulunması tercih edilir. Aynı zamanda C vitamininin ciltte az da olsa kuruluk oluşturma ihtimaline karşın cildin nem dengesini destekleyen aloe vera jeli, jojoba yağı ya da hyaluronik asit gibi yardımcı maddelere de ürünün içeriğinde yer verilmesi olumlu olarak değerlendirilir. Yaz ve Kış Aylarında C Vitamini Nasıl Kullanılır? C vitamini cildi çevresel faktörlerden korumasından dolayı cilt bakım rutinlerinde her mevsim yer alması önerilir. Ancak mevsimsel değişikliklere bağlı olarak C vitamininin de kullanım şekli ve kullanım zamanı farklılık gösterebilir. Normalde C vitamini uygulaması günün her saatinde yapılabilir olsa da yaz mevsimlerinde sabahları yüze C vitamini uygulamak daha çok tercih edilmelidir. Güneş kremi sürmeden önce gerçekleştirilecek C vitamini uygulaması güneş kreminin etkisini artırarak cildin zararlı güneş ışınlarına karşı daha iyi korunmasını sağlar. Kış mevsiminde ise sert hava koşulları cildi, sıklıkla olumsuz etkiler. İç ortamlardaki ısıtma sistemleri de cildin kolayca nemini kaybetmesine sebep olur. Kışın cildin onarılmaya ihtiyacı biraz daha fazla olduğu için C vitamini uygulamasına diğer mevsimlere göre daha çok ağırlık vermek gerekebilir. C Vitamininin Yan Etkileri Nelerdir? C vitamini, yüze faydaları ve farklı cilt tiplerine uyumu ile dikkat çeker. Dolayısıyla, yüz bölgesinde dahi yan etki olarak değerlendirilebilecek bir duruma sebep olmaz. Yalnızca sürüldüğünde doğası gereği hafif bir karıncalanma hissi oluşturabilir. Yine de aktif yapıda bir içerik olmasından dolayı ilk kez kullanacakların C vitaminini rutinlerine adım adım dahil etmeleri tercih edilir. Çok hassas yapıda bir cilde sahip olanların da C vitamini içeren bir ürün kullanmadan önce alanında uzman bir doktora danışmaları önerilir. C Vitamini Ürününüzün Bozulduğunu Nasıl Anlarsınız? C vitamini değişken bir yapıya sahip olması ve ortamdan kolayca etkilenmesi nedeniyle raf ömrü kısa olan bir içeriktir. Uygun koşullarda saklanmadığında veya son kullanma tarihi geçtiğinde hızla bozulabilir. Bozulan C vitamini cilde herhangi bir olumlu etki sağlayamayacağı için ürünün atılması gerekir. C vitamini içeren bir ürünün bozulup bozulmadığı renginden, kıvamından ve kokusundan kolaylıkla anlaşılabilir. • C vitamini içeren ürün bozulduğunda mutlaka renk değiştirir. Ürünün rengi koyu sarı, koyu turuncu veya kahverengiye dönüşmeye başladıysa bu, ürünün bozulduğu anlamına gelir. • Bozulan ürünün kıvamında da farklılıklar gözlenir. C vitaminli ürünler bozulduklarında, kıvamları taneli ve yapışkan bir hale gelebilir. • C vitamini içeren ürünün kokusunun hafif ve ferah olması beklenir. Eğer ürünün kokusunda ekşimsi ve hoş olmayan bir değişiklik fark edilirse bu durum ürünün bayatladığına işaret eder.

10275 kişi tarafından okundu3 dakika

Yayınlanma Tarihi: 19 / 10 / 2022 - 12:00

Son Güncellenme Tarihi: 13 / 12 / 2022 - 20:37

Geri Dönüşüm Nedir?
Geri Dönüşüm Nedir?

Geri Dönüşüm Nedir? Dünyanın genelindeki nüfus artışının doğal bir sonucu olarak, insanların ürettiği atık miktarı yükselmeye devam etmekte. Geri dönüşüm; doğal kaynakların kirlenmesine ve toplum sağlığını tehdit edebilecek salgın hastalıkların görülme sıklığının artmasına yol açan bu durumun önüne geçmek için kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yazının devamında, geri dönüşümün nasıl yapıldığı ve faydaları da dâhil olmak üzere geri dönüşüm ile ilgili pek çok detayı bulabilirsiniz. Geri Dönüşüm Nasıl Yapılır? Cam, metal, plastik ve kâğıt gibi ham maddelerin fabrikalarda işlenerek yeniden kullanılabilir hâle getirilmesine geri dönüşüm denir. Geri dönüşüm süreci aşağıda sıralanan dört adımda gerçekleştirilir: 1. Adım: Kaynaktan Toplama Bazı bölgelerde geri dönüştürülebilir materyaller toplanırken ayrıştırılır, bazılarında ise karışık toplanan cam, plastik, metal ve kâğıt tesislerde ayrıştırılır. Geri dönüşüm kutularından alınan malzemeler geçici depolama alanında depolanır. Ardından sürecin ilk aşamasında geçici depolama alanlarından toplanan geri dönüştürülebilir atıklar ayrıştırılacakları tesislere nakledilir. 2. Adım: Sınıflandırma Kaynaktan toplanan geri dönüştürülebilir atıklar, ayrıştırma tesisinde bir sonraki aşamanın kolayca gerçekleştirilebilmesi amacıyla sınıflandırılır. Bu süreçte geri dönüşüme uygun olmayan atıklar ayrıştırılır. 3. Adım: Atık Değerlendirme Kaynaktan toplandıktan sonra cinslerine göre sınıflara ayrılan atıklara, bir dizi fiziksel ve kimyasal işlem uygulanır. Bu sayede daha önceki yeniden işlenmeye uygun ham maddelere dönüşürler. 4. Adım: Ekonomiye Kazandırma Atık değerlendirme aşamasında başarıyla ham maddeye dönüştürülen malzemeler, bu adımda endüstriyel ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden üretim hatlarına taşınır. Nihai ürün haline getirilmeleri ile geri dönüşüm süreci son bulur. Yeniden ham madde haline getirilen malzemeler, aşağı ve ileri dönüşüm adı verilen iki farklı yöntem ile ekonomiye kazandırılır. Aşağı dönüşüm, atık malzemenin kendinden daha düşük değerdeki maddeye dönüştürülmesidir. Defter yapraklarının hamur haline getirildikten sonra geri dönüştürülmüş kâğıt haline getirilmesi aşağı dönüşüm örneklerindendir. İleri dönüşüm ise atık malzemenin kendinden daha yüksek faydaya sahip bir ürün haline getirilmesi sürecidir. Kahve posasından sunum tabaklarının üretilmesi, kullanım ömrünü tamamlayan yelkenlerden çanta üretilmesi ileri dönüşüme örnek olarak gösterilebilir. Geri dönüşüme örnek olarak ise geri dönüştürülmüş plastikten üretilen ürünler ve geri dönüştürülmüş kağıtlar verilebilir. Geri Dönüşümün Faydaları Nelerdir? Gelişigüzel çevreye atılan çöpler hem insan sağlığı hem de doğal hayat üzerinde yıkıcı etkilere sebep olur. Atıkların depolanması amacıyla oluşturulmuş alanlar bile kontrol edilmedikleri takdirde, başta yer altı sularının kirlenmesi olmak üzere ciddi problemler yaratır. Geri dönüşüm konusunda toplum bilinci artırıldığında aşağıdaki faydalar elde edilebilir; Doğal Kaynakların Devamlılığının Sağlanması İnsanlığın mevcut yaşam tarzı doğal kaynakların hızla tükenmesine sebep olmaktadır. Geri dönüşüm ile birlikte, yeni kaynak tüketimini azaltmak ve çevresel sürdürülebilirlik açısından olumlu sonuçlar elde etmek mümkündür. Örneğin; üretimde geri dönüştürülmüş kâğıt ve ahşap malzemenin kullanımının artması, daha az ağaç kesimine ihtiyaç duyulması anlamına gelir. Ekosistemin ve Vahşi Yaşamın Korunması Geri dönüşümün faydalarından biri de ekosistemin ve vahşi yaşamın korunmasıdır. Zira, atıkların yeniden kullanılabilir hale getirilmesi pek çok malzemenin sıfırdan üretilmesi gerekliliğini azaltır. Haliyle endüstriyel üretimin beraberinde getirdiği kirliliğin, ekosistem ve vahşi yaşam üzerindeki olumsuz etkisi de azalır. Ekonomik Katkı Plastik, cam ve metal gibi geri dönüşüme uygun malzemelerin uygun teknikler yardımıyla yeniden kullanılabilir hale getirilmesi, ham madde gereksiniminde azalma sağlar. Bu durum bir yandan doğal dengeyi bozan yıkıcı etkilerin ortadan kalkmasına katkıda bulunurken diğer taraftan ekonomik fayda ile sonuçlanır. Özellikle metal gibi ham maddelerin sıfırdan üretimi geri dönüştürülmesine kıyasla yüksek maliyetlidir. Enerji Tasarrufu Geri dönüştürülebilir malzemeleri yeniden ekonomiye kazandırırken harcanan enerji, sıfırdan üretime kıyasla daha makul seviyededir. Örneğin; geri dönüştürülmüş alüminyum ürünler, sıfırdan imal edilenlere göre %90-95 civarı daha az enerji gerektirir. Geri dönüşümden kâğıt elde etmek, işlenmemiş ağaç liflerinden üretim ile karşılaştırıldığında %40 daha az enerji kullanımı demektir. Karbon Emisyonlarında Azalma Geri dönüşüm sayesinde üretim aşamasında daha az enerji kullanımı, endüstriyel kuruluşlarca daha düşük miktarda karbondioksitin atmosfere salınması anlamına gelir. Ayrıca geri dönüşüm, çöp toplama alanlarından etrafa yayılan metan gazı seviyesinin de düşmesine olanak tanır. Atmosfere salınan sera gazlarındaki azalma, küresel ısınma ile mücadele açısından ciddi öneme sahiptir. Neler Geri Dönüştürülebilir? Geri dönüştürülebilir maddelerden konu açıldığında, ilk akla gelenler; plastik, karton, kâğıt, metal, cam, ahşap ve beton malzemelerdir. Son yıllarda neden olduğu kirlilik seviyesi ile adından sıkça söz ettiren plastik atıkların geri dönüşüm süreci, metal ve cam gibi malzemelerin geri dönüşümüne kıyasla zordur. Yine de geri dönüşümü yapılan her 1 ton plastik ile 14 bin kilowatt enerji tasarrufu sağlanmış olur. Karton ve kâğıt atıklar, birden fazla kez geri dönüştürülebilir. Üstelik aşağı dönüşüm ile ekonomiye geri kazandırılmaları son derece kolaydır. 1 ton kullanılmış kâğıt geri dönüşüm işlemine alındığında yaklaşık 85 metrekarelik ormanlık alan tahrip olmaktan kurtulur. Benzer fayda cam ve metal gibi atıkların geri dönüşüm süreci için de geçerlidir. Geri Dönüşüm Sembolü Ne Anlama Gelir? Geri dönüşüm sembolü; plastik ve cam ürün ambalajlarından pillere, motor yağlarından teknolojik aletlere kadar birçok farklı alandaki ürünün üzerinde bulunur. Eskiden her ürün için standart tasarıma sahip olan geri dönüşüm logosu, günümüzde yerini ambalaj işaretleme sistemine göre kısaltma ve numaraları içeren çeşitli sembollere bırakmıştır. Ambalajın üretildiği malzemeye göre farklılık gösteren işaretler ve taşıdıkları anlamlar aşağıdaki şekilde sıralanır; ● Üzerinde 1 yazan işaret, üründe polietilen tereftalat kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 2 yazan işaret, üründe polietilen kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 3 yazan işaret, üründe polivinil klorür kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 4 yazan işaret, üründe düşük yoğunluklu polietilen kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 5 yazan işaret, üründe polipropilen kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 6 yazan işaret, üründe polistiren kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 7 yazan işaret, üründe yukarıda yazılı malzemelerden farklı bir plastik çeşidinin kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 20 yazan işaret, üründe kâğıt/karton kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 40 yazan işaret, üründe metal kullanıldığını ifade eder. ● Üzerinde 70 yazan işaret, üründe cam kullanıldığını ifade eder. Geri dönüşüm işaretleri, firmaların ürettikleri ürünlerin üzerine gönüllülük esasına göre yerleştirilir. Yani, kanunen herhangi bir zorunluluk yoktur. Geri dönüşüm sembolleri tüketiciye bilgi vermek amaçlıdır. Evlerinde ya da iş yerlerinde bu konuya dikkat eden tüketicilerin, atıkları uygun şekilde ayrıştırabilmelerini kolaylaştırır. Tüketiciler tarafından geri dönüşüm işareti ile sıklıkla karıştırılan yeşil nokta logosu ise farklı anlama sahiptir. Uluslararası geçerliliği olan bu logo, firmaların ambalaj atıklarının geri kazanımı ile ilgili yasal yükümlülükleri yerine getirdiklerini ifade eder. Logonun Türkiye’deki kullanım hakkı ÇEVKO Vakfı’na aittir. Ambalaj atıklarının geri dönüştürülmesine yönelik belirlenmiş kriterlere uyan firmalar, vakfın izniyle ürünlerinde bu logoya yer verebilir. Geri Dönüşüme Bireysel Olarak Nasıl Katkıda Bulunabiliriz? Çevreyi korumaya ve iklim değişikliği ile mücadeleye bireysel olarak katkı yapmak istiyorsanız, çeşitli geri dönüşüm fikirlerini uygulamaya başlayabilirsiniz. Bu amaçla; tüm atıklarınızı tek bir çöp poşetinde biriktirmek yerine evsel atıklarınızı kategorilere ayırabilir, tıpkı kamusal alanlardaki gibi farklı renklerdeki kutulara atabilirsiniz. Pil ve benzeri kimyasal içeriğe sahip atıklarınızı ise belirli aralıklarla toplama alanlarına götürüp uygun şekilde geri dönüşüm sürecine tabi tutulmalarını sağlayabilirsiniz. Evsel atıklar söz konusu olduğunda, genelde ilk akla gelenler; plastik, kâğıt ve cam gibi geri dönüştürülebilir çöpler ve gıda atıkları olur. Yemek yapımında kullanılan yağların ayrı toplanarak belediyelerce belirlenen noktalara bırakılmasının önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira atık yağlar, uygun biçimde biriktirilmek yerine lavaboya döküldüklerinde tesisatın bozulmasına ve yeraltı sularının kirlenmesine neden olabilir. Dolayısıyla yemek yapımında kullanılan yağlar, bir kapta ya da şişede biriktirilmelidir. Geri Dönüşüm Atıkları Nasıl Gruplandırılır? Geri dönüşüm atıkları, üretimlerinde kullanılan ham maddelere göre çeşitli sınıflara ayrılır. Cam, kâğıt, metal ve plastik gibi atıklara yönelik sınıflandırma işlemi elle ya da makineler yardımıyla gerçekleştirilir. Günümüzde kullanımı yaygın olan ve makineler yardımıyla yapılan ayrıştırma işlemine tek akışlı geri dönüşüm adı verilir. Bu sınıflandırma yönteminde ağırlıklı olarak bir dizi robotik kol ve konveyör sistemi kullanılır. Tek akışlı geri dönüşüm işleminin ilk aşamasında; karışık haldeki atıklar, toplama aracından alınarak konveyör bandına yerleştirilir. Oluklu mukavva kutular ve büyük boyutlu plastik poşetler, hattın ilerisindeki makinelerde sıkışmaya neden olacaklarından bu aşamada işçiler tarafından banttan alınır. Bir sonraki aşamada; disk ekran ve hava püskürtmeli sınıflandırıcılar devreye girerek, atıkları ağırlıklarına göre ayrıştırmaya başlar. Geri dönüşüm sürecinin bu aşamasında; önce kâğıt atıklar, daha sonra ise plastik şişe gibi hafif çöpler farklı bantlara aktarılır. Hatta ilerlemeye devam eden metal atıkları ayrıştırmak amacıyla güçlü mıknatıslar devreye girer. Alüminyum gibi demir dışı metallerin sınıflandırılması için manyetik girdap akımları kullanılır. Camın sınıflandırılması ise biraz daha farklıdır. Elle ya da renkleri algılamaya yarayan filtrelere sahip makineler yardımıyla sınıflandırma işlemi gerçekleştirilir. 10 milimetreden küçük cam parçaları ise elle ya da makine yardımıyla sınıflandırılmaları mümkün olmadığından ayrı bir hazneye aktarılır. Çevremizdeki Geri Dönüşüm Kutuları Ne İşe Yarar? Ülkemiz dahil olmak üzere, dünyada pek çok ülkede evsel ve endüstriyel çöplerin geri dönüştürülmesi için yasal mevzuat ile desteklenmiş atık yönetim sistemi kullanılır. Sistem dâhilinde atıkların geçici depolama alanlarında sınıflandırılması amaçlanır. Bunu sağlamanın en kolay yolu ise, geri dönüşüm kutuları kullanmaktan geçer. Geri dönüşüm kutuları; kâğıt, cam, metal ve plastik atıkların birbirine karışmadan depolanmasını mümkün kılar. Bu kutulara atılabilen cam geri dönüşüm örnekleri arasında; renkli veya şeffaf cam şişeler, bardaklar, araba camları ve kavanozlar yer alır. Plastik geri dönüşüm örnekleri ise; plastik şişeler, araba tekerlekleri ve bazı ürün ambalajlarıdır. Ancak geri dönüşüm makinelerine sıkışma ihtimali nedeniyle pipet ve poşet gibi tek kullanımlık plastikler çoğunlukla geri dönüştürülmez. Çevre duyarlılığını sağlamak amacıyla başlangıçta “cam ve kâğıt kumbaraları” adıyla büyük kentlerimizde halkın hizmetine sunulan geri dönüşüm kutuları, günümüzde iş yerlerinde ve evlerde de kendilerine yer bulmaktadır. Sıfır atık yönetim sistemi kapsamında, kâğıt atıkların mavi renkteki geri dönüşüm kutusunda biriktirilmesi önerilir. Cam atıklar için yeşil, metaller için ise gri renkli kutular kullanılabilir. Ev ve ofis malzemesi satan işletmeler aracılığıyla geri dönüşüm kutusu setlerine kolayca sahip olabilir ya da belediyenizden geri dönüşüm kutusu talep edebilirsiniz. Plastik Atıklar Hangi Renk Geri Dönüşüm Kutusuna Atılır? Plastik, gündelik yaşamda en fazla kullanılan malzemelerden biridir. Tüketim malzemelerinin ambalajlanmasından mutfak aletlerinin üretimine kadar birçok alanda plastik çeşitlerinden faydalanılır. Dolayısıyla, ortaya çıkan plastik atıkların miktarı oldukça fazladır. Örneğin; pet şişe, geri dönüşüm alanlarında en sık rastlanan ürünler arasında yer alır. Geri dönüşüm ve atık yönetimini odağına alan birçok güncel bilimsel araştırmada, plastik atıkların hem doğa hem de insan sağlığına yönelik tehlikesine vurgu yapılmaktadır. Yalnızca görsel kirlilikle sınırlı kalmayıp mikro boyutta da canlı yaşamını tehdit eden plastik atıkların uygun şekilde depolanmaları ve geri dönüşüm sürecine tabi tutulmaları gerekir. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; 2017 yılında hayata geçirdiği Sıfır Atık Projesi kapsamında, plastik atıkların sarı renkteki geri dönüşüm kutularında biriktirilmesine yönelik toplum bilinci oluşturulması hedeflenmektedir. Evinizde ya da iş yerinizde plastik atıkları diğerlerinden ayrıştırmak için siz de sarı renkte çöp kutusu kullanabilirsiniz. Dünya genelinde ise plastik atıkların depolanacağı geri dönüşüm kutularının rengi ile ilgili farklı uygulamalar söz konusudur. Örneğin; plastikler, Birleşik Krallık sınırları içerisinde kırmızı renkli geri dönüşüm kutularında biriktirilir; Amerika Birleşik Devletleri’nde ise eyalet bazında değişiklik göstermekle birlikte mavi çöp kutularında depolanır. Yurt dışı seyahatlerinizde elinizdeki plastik atıkları hangi renk çöp kutusuna atacağınız konusunda kararsız kalırsanız, üzerindeki logolara odaklanabilirsiniz. Geri dönüşüm kutularının renkleri farklı olsa bile üzerlerinde benzer tasarıma sahip logolar bulunur. Geri Dönüşüm Sonucu Nasıl Kazançlar Elde Edilebilir? Geri dönüşüm sonucunda elde edilebilecek kazanımlar, ekonomik ve çevresel katkılar olmak üzere iki ana başlığa ayrılabilir. Geri dönüşümün ekonomik katkıları şu şeklide sıralanır; ● Geri dönüşüm, yararlı atıkların ekonomiye geri kazandırılmasını sağlar. Bu sayede enerji ve ham madde kullanımı azaltılabilir. ● Atık maddeler, ileri dönüşüm ile toplum için faydalı nesnelere dönüştürülebilir. ● Kalabalık nüfusa sahip yerleşimlerde atık yönetiminin daha kolay yapılabilmesine katkıda bulunur. Hastalık riskini azaltarak, hem yaşam kalitesini yükseltebilir hem de iş gücü kaybını engelleyebilir. ● Yeni iş kollarının oluşmasına olanak sağlar. Böylece işsizlik oranının düşmesine katkıda bulunur. ● İleri dönüşüm sonucunda ekonomiye kazandırılan ürünlerin dış pazarlara sunulmasıyla ülkeye döviz girdisi sağlanabilir. Geri dönüşümün çevre ve doğal yaşam açısından en önemli katkısı, kirlilik miktarındaki azalmadır. Zira atıkların yeniden değerlendirilmesi, fosil yakıtlara dayalı endüstriyel üretime daha az ihtiyaç duyulması demektir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da sera gazı salımı miktarında düşüş gözlemlenebilir.

1969 kişi tarafından okundu6 dakika

Yayınlanma Tarihi: 13 / 10 / 2022 - 12:00

Son Güncellenme Tarihi: 13 / 12 / 2022 - 20:37

Kozmetikte Hayvan Testi Nedir?
Kozmetikte Hayvan Testi Nedir?

Kozmetikte Hayvan Testi Nedir? Kişisel bakım ürünlerinin olası yan etkilerini araştırmak için hayvan testlerine başvurulur. Doğal hayatın korunmasına yönelik farkındalığın artması ile pek çok ülkede hayvan testlerine son verilmesi yönünde görüşler ağırlık kazanmış durumdadır. Bu yazı aracılığıyla kozmetikte hayvan testlerinin yasallığı başta olmak üzere birçok konuda detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Kozmetik Alanında Hayvan Testleri Yasal mı? Kozmetik hayvan testi kapsamında gerçekleştirilen uygulamalar, dünya çapında tepki çekmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda iyiden iyiye artan küresel çaptaki farkındalık sayesinde, hayvan testlerinin zararları anlaşılmaya ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin önderliğinde hayvanların kullanıldığı test çalışmalarına yasaklamalar getirilmeye başlanmıştır. 2004 yılında yürürlüğe giren yasa doğrultusunda, hayvanlar üzerinde test edilen kozmetik ürünlerin Avrupa Birliği pazarına girişi yasaklanmıştır. Avrupa’da bu gelişmeler yaşanırken, birliğe uyum süreci içerisindeki Türkiye’de de benzer karara imza atılmıştır. Türkiye’de 23 Mayıs 2005 tarihinde yürürlüğe giren kozmetik yönetmeliğine 2015 yılında eklenen Ek Madde 2 kapsamında tedarikçilerin ve üreticilerin hayvanlar üzerinde test yapmaları yasaklanmıştır. Yönetmelik dahilindeki yasaklamalar, kozmetik ürünlerin formülasyonundan piyasaya sürülmelerine kadar tüm aşamaları kapsar. Aynı zamanda kozmetik ürünler ile ilgili test hizmeti sunan işletmeler için de geçerli olan yönetmelik şu ürünleri ve faaliyetleri içerir; Hayvan deneyleri ile formüle edilmiş ve kullanıma hazır hale getirilmiş ürünler Hayvan testleri yardımıyla geliştirilen bileşenlerin bulunduğu kozmetik ürünler Piyasaya sürülmeye hazır bir ürün için hayvan testlerinin yapılması Hayvanlar üzerinde deneylere konu olmuş bileşenler veya karışımlara yönelik test yapılması Yönetmelik kapsamındaki işletmeler, hayvan testleri yerine hangi alternatif yöntemleri kullanabilecekleri hakkında detaylı bilgiyi Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından hazırlanan kılavuz aracılığıyla öğrenebilir. Buna rağmen bazı firmalar ürünlerini geliştirme sürecinde hayvanlar üzerinde testler yapmaya devam edebilir. Satın aldığınız ürünün gerçekten hayvan dostu olup olmadığını anlamak için PETA gibi organizasyonların hazırladıkları listelere göz atabilirsiniz. Olası yasa ihlallerini bildirmek içinse T.C. Sağlık Bakanlığı’nın ihbar hattını kullanabilirsiniz. Kozmetikte Hayvan Deneyleri Hangi Alanlarda Kullanılıyor? Hayvan deneyi kozmetik sektöründe ürünlerin güvenilirlik seviyelerini ölçümlemek amacıyla gerçekleştirilir. Testlerde; doku benzerliğinden dolayı hamster, tavşan, kedi, köpek ve maymun gibi hayvan türleri kullanılır. Hatta alternatif olacağı düşüncesiyle omurgasız canlılar da testlere dâhil edilebilir. Test aşamasında; güvenilirliği test edilecek olan bileşenler veya bitmiş ürünler hayvanlara uygulanarak, testin sonucu yorumlanır. Günümüzde ise sonuçlarının güvenilirliği hayvan deneylerinden daha yüksek olan çeşitli yöntemler uygulanabilmektedir. Kozmetik ürünlerin ve bileşenlerinin güvenilirliğini kanıtlamaya yönelik testlerin, üzerinde deney yapılan hayvanlarda kalıcı sakatlık, ölüm ve uzuv kaybı gibi ağır sonuçları olabilir. Bu nedenle Türkiye başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde toksikolojik testler haricinde hayvanlar üzerinden deneyler yapılması yasaktır. Ancak, ECVAM (European Centre for the Validation of Alternative Methods – Avrupa Alternatif Yöntemlerin Doğrulanması Merkezi) gibi kurumlar sayesinde hayvan içermeyen toksikolojik test yöntemlerinin kullanımı giderek daha da yaygınlaşmaktadır. Üstelik elde edilen sonuçlar, yeni geliştirilen alternatif yöntemler aracılığıyla çok daha güvenilir sonuçlar elde edilebileceğini ortaya koymaktadır. Kozmetikte Hayvan Deneylerine Alternatif Metotlar Nelerdir? Kozmetikte hayvan testleri yerine üç alternatif yöntem kullanılır. Bu yöntemler şunlardır: In Vitro Test In vitro testlerde, kozmetik ürünler laboratuvar ortamında üretilmiş hücre ve doku kültürleri üzerinde denenir. Test için kullanılacak kültür, bir hayvandan alınan hücrelerin kontrollü ortamda büyütülmesi sonucunda elde edilir. Aynı amaç doğrultusunda insandan alınan deri dokusu da yaygın biçimde kullanılır. İnsan gönüllülerden alınan gerek sağlıklı gerekse hastalıklı dokular, kozmetik bileşenlerin etkilerini öngörmek için çok daha güvenilirdir. Özellikle salisilik asit gibi kimyasal asitlerin olası yan etkileri araştırılırken bu yöntemden faydalanılır. In vitro testler; Avrupa Birliği’nde, Türkiye’de ve dünyanın farklı bölgelerinden birçok ülkelerde kozmetikte hayvan testi yapılmasının yasaklanmasına önayak olan başlıca alternatif metot konumundadır. Bilgisayar Modellemesi Kozmetik ürünlerin insan sağlığına zararlı olup olmadığını anlamaya yönelik alternatif metotlardan bir diğeri ise bilgisayar modellemesidir. Bu yöntemde, belirli vücut parçalarını taklit eden simülasyonlar kullanılır. Matematik denklemlerinden ve veri madenciliği yöntemlerinden faydalanılan bilgisayar modelleri ile hayvan testlerinden çok daha tutarlı sonuçlar elde edilebilir. Örneğin; RASAR (Read-Across-based Structure Activity Relationship – Çapraz Okumaya Dayalı Yapı Aktivite İlişkisi) isimli bilgisayar tabanlı sistemde, 2018 yılında yapay zekâ yardımıyla 10 bin farklı kimyasal üzerinde 800 bin test gerçekleştirilmiştir. Rasar, kimyasal toksisiteyi tespit etmede %89’luk başarı yakalarken, hayvan testlerinde bu oran %69 seviyesinde kalmıştır. İnsan Gönüllüler Hâlihazırda yürürlükte olan ulusal ve uluslararası yönetmelikler nedeniyle kozmetikte hayvan deneyi yerine insan gönüllülere yönelim artış eğilimindedir. Mikro dozlama, insanlı testlerde en güvenilir ve tehlikesiz yöntem olma özelliği taşır. Bu yöntemde, hücresel etkilere neden olacak kadar yüksek ancak tüm vücudu etkilemeyecek kadar düşük miktarda madde, küçük ve tek seferlik dozlar halinde gönüllülere uygulanır. İnsan mikro dozlama tekniği, şimdilik somut veriler sağlamak konusunda in vitro test ve bilgisayar modelleme yöntemlerinin gerisindedir. Ancak, potansiyeli nedeniyle geliştirilmesine yönelik çalışmalar olanca hızıyla devam etmektedir. Hayvanlar Üzerinde Test Yapmayan Firmalar Nasıl Kontrol Edilir? Günümüzde kullanıcılar, kozmetik ürünlerinin geliştirilme sürecinde hayvan testleri yapılıp yapılmadığı hakkında bilgi sahibi olmaya önem vermektedir. Üretici firmalar, ürün ambalajlarına üretim aşamasında hayvan testine alternatif yöntemler uyguladıklarını belirten cruelty-free simgesi ekler. Ancak, sadece hayvan testleri yapılmadığını vurgulayan etiketleri ürün ambalajlarına eklemek, tıpkı yeşil yıkama yaklaşımı gibi, kesin bir kanıt oluşturmaz. Daha güvenli kaynaklardan bu iddiayı kanıtlamak gerektiğinde, firmaların hayvanlar üzerinde test yapıp yapmadıklarını kontrol eden kâr amacı gütmeyen PETA gibi organizasyonlar devreye girer. PETA, Beauty Without Bunnies isimli program aracılığıyla kullanıcılara hayvan testi yapmayan firmaların hangileri olduğu konusunda detaylı bilgi sağlar. Bir firmanın bu programa katılabilmesi için CEO'su tarafından imzalanmış ve hem kendisinin hem de tedarikçilerinin hayvan testleri konusunda uluslararası yönetmeliklere uyduklarını belirten yasal açıklamayı PETA’ya sunması gerekir. Ayrıca programa başvuran firmalar; ürünlerinin nasıl test edildiği, nerede satıldığı, geliştirme aşamasında hangi bileşenlerin kullanıldığı ve nereden tedarik edildiği gibi bir dizi bilgiyi kurum yetkililerine iletmekle yükümlüdür. Sunulan bilgilerin PETA tarafından kontrol edilip onaylanmasının ardından firmanın programa kabulü gerçekleşir.

2159 kişi tarafından okundu5 dakika

Yayınlanma Tarihi: 13 / 10 / 2022 - 11:47

Son Güncellenme Tarihi: 13 / 12 / 2022 - 20:37

İleri Dönüşüm Nedir?
İleri Dönüşüm Nedir?

İleri Dönüşüm Nedir? Her gün işlevini yitiren, artık kullanılması mümkün olmayan veya bir ihtiyaç olmaktan çıkan çok sayıda nesne birer atığa ve dolayısıyla da doğa için tehlike unsuruna dönüşüyor. Doğanın var olduğu günden beri koruduğu kusursuz denge bozulduğunda üzerinde yaşayan canlıların hayatı da riske gireceği için bu atıklar çeşitli aşağı dönüşüm ve ileri dönüşüm yöntemleriyle dönüştürülerek yeniden kullanılabilir hâle getiriliyor. Atıkların geri kazanımının önemi anlaşıldıkça tüketiciler sürdürülebilir ürünlere yöneliyor. Bununla birlikte çeşitli marka ve kuruluşların çevre dostu olmayan ürünlerini öne çıkarmak ve çevre dostu gibi göstermek için kullandığı greenwashing (yeşil yıkama ya da yeşil aklama yöntemi) teknikleri daha sık rastlanır hâle geliyor. Bu durumda tüketicilerin dönüştürme yöntemleri hakkında bilgi sahibi olması önem kazanıyor. Peki ileri dönüşüm ve aşağı dönüşüm nedir, birbirlerinden nasıl ayrılırlar? İleri dönüşüm (upcycling), birincil kullanım amacına hizmet edemeyen nesnelerin başka bir amaçla yeniden kullanılmasını sağlayan geri kazanım yöntemlerinden biri olarak biliniyor. Bu dönüşüm tekniğinin ileri sıfatıyla tanımlanmasının sebebi artık kullanılmayan bir ürüne katma değer kazandırılarak yeni bir ürünün elde ediliyor olması. Geri Dönüşüm ile Farkı Nedir? Geri dönüşüm (recycling) projeleri de kullanıma uygun olmayan ürünlerin yeniden kullanılabilir hâle getirilmesini amaçlıyor. Peki, geri dönüşüm ve ileri dönüşüm kavramları arasındaki temel farklar neler? Dönüşüm yöntemlerini birbirinden ayıran temel unsurlar; nesnelerin yeniden kullanılabilir hâle getirilmesindeki aşamalar, elde edilen yeni ürünün kalitesi ve dönüşümden ne kadar fayda sağlandığı olarak sıralanabiliyor. İleri ve geri dönüşüm yöntemleri arasındaki temel fark, ileri dönüşümde bir yeniden üretim sürecine ihtiyaç duyulmaması. Geri dönüşümde atıklar önce cam, kâğıt ve plastik gibi kategoriler altında ayrıştırılıyor. Kimyasal veya fiziksel işlemlerle yeniden ham maddeye dönüştürüldükten sonra yeni bir ürün üretiliyor. Atık nesne, bir cam bardaksa geri dönüşümde eritilip bir vazoya dönüştürülebiliyor. İleri dönüşümde ise bardak, aslında yine bardak olarak kalıyor. Belki boyanarak, biraz süslenerek veya içerisine konulan birkaç çiçekle artık bir vazo olarak kullanılabiliyor. Fayda açısından yaklaşıldığında atıkların tamamının toplanıp ayrıştırılması ve işlenmesi mümkün olmadığı gibi büyük bir çaba da gerektirdiği için geri dönüşüm sürecinde enerji kullanılması gerekiyor. İleri dönüşüm yönteminde nesne, bir atığa dönüşüp terk edilmeden önce alternatif bir kullanım şekliyle yeniden hayat kazandığı için sıfır atık yaklaşımına daha uygun bir yol izlenmiş oluyor. İleri Dönüşüm Örnekleri ve Projeleri Nelerdir? İleri dönüşüm projeleri, hem bireysel alanlarda hem de çeşitli sanayi alanlarında kullanılıyor. Günlük hayatta belki de en sık rastlanan ileri dönüşüm örneği artık giyilmesi mümkün olmayan tişörtlerin temizlik amacıyla kullanılmaya başlaması. Bireysel boyutta ileri dönüşüme, kullanılmayan tencerelerin bitki saksısına ya da eski kumaş parçalarının birbirine dikilerek kırkyama battaniyelere dönüştürülmesi gibi pek çok örnek verilebilir. Jean pantolonların kesilerek şort ya da çanta formunda yeniden kullanılması da bir ileri dönüşüm örneği sayılabilir. Daha büyük çaplı ileri dönüşüm örnekleri arasında eski yelkenlerden çanta üretilmesi, paletlerin mobilyalara çevrilmesi ve pet şişelerden kumaş üretilmesi verilebilir. İleri Dönüşümün Faydaları Nelerdir? Üzerinde ileri dönüşüm logosu bulunan doğa dostu ürünlerin çevresel kirliliği önlemede ve ekolojik dengeyi korumada büyük faydaları bulunuyor. Aynı zamanda evlerdeki atıkların yeniden değerlendirilmesi için gösterilen küçük çabalar da sıfır atık yaklaşımı açısından oldukça önemli olabiliyor. İleri dönüşüm yöntemiyle alınan önlemlerin doğaya ve insan hayatına nasıl yansıdığını aşağıda birlikte inceleyelim; • İleri dönüşümle kurtarılan her ürün, doğanın daha az kirlenmesi ve mavi gezegenin nesiller boyunca daha yaşanabilir olması anlamına geliyor. • Dönüştürülerek yeni bir ihtiyacı karşılayan ürünler, üretim ihtiyacını azaltacağı için enerji tasarrufuna katkı sağlıyor. Daha az su, elektrik ve doğal gaz harcamak çevresel sürdürülebilirliği destekliyor. • Üretim ihtiyacı azaldıkça hem bireysel hem küresel ekonominin yükü azalıyor. • Evlerdeki ileri dönüşüm projesine destek faaliyetleri, eğlenceli birer hobi hâline gelebiliyor. Kıyafetlerden kopup bir kavanozda biriktirilen düğmeler, kullanılmayan kumaş parçaları gibi birçok nesne yeni bir ürüne dönüştürülürken yaratıcılığın hazzına varılabilir ve bu yolla günlük hayatın stresinden uzaklaşılabilir. Aşağı Dönüşüm Nedir? Aşağı dönüşüm (downcycling), atık ürünlerin geri kazanımını amaçlayan yöntemlerden biri. Artık kullanıma uygun olmayan ya da ihtiyaç dışı kalan nesnelerin yeniden fonksiyon edinmesini sağlayan bu yöntemin aşağı dönüşüm ismini almasının sebebi ise yeni ürünün eskisinden daha az değerli olması ama yine de atık olmaktan kurtulması. Aşağı Dönüşümün Faydaları Nelerdir? Aşağı dönüşüm tekniği de tıpkı ileri dönüşüm gibi bir ihtiyaca hitap ediyor ve o ihtiyacı, doğanın bütünsel dengesini koruyarak karşılamayı amaçlıyor. Dolayısıyla aşağı dönüşümün faydaları da ileri dönüşümle benziyor. • Aşağı dönüşüm, doğadaki atık miktarını azaltarak ekolojik dengeyi korur. Sonraki nesiller için daha yaşanabilir bir dünya bırakılmasını destekler. • İhtiyaçların, üretim ve tüketim çılgınlığına varmadan karşılanmasına katkı sağlar. Bu sayede enerji kullanımını da dengeler. • İleri dönüşüme nazaran aşağı dönüşüm daha fazla maliyet gerektirebilir ama yine de yeni bir ürünün üretim maliyetleri düşünüldüğünde ekonomiye katkı sağladığı görülüyor. Hangi Malzemeler Aşağı Dönüşüm için Uygundur? Plastikler, aşağı dönüşüm için sık kullanılan malzemeler arasında yer alıyor. Birçok plastik türü kullanım ömrü dolduğunda doğrudan atık hâlini alıyor. Dönüştürülebilen plastik çeşitleri ise sadece bir kez işlenebiliyor ve daha az değerli de olsa fonksiyonel bir nesne hâline getirilerek doğada yaratacağı kirliliğin önüne geçiliyor. Aşağı dönüşüme uygun bir diğer malzeme ise, kâğıt. Dönüştürüldüğünde lifleri kısalan kâğıt türevi malzemelerden öncekiyle aynı kalitede ürünler elde etmek mümkün olmasa da, yine de kâğıt malzemeler ikinci kez işlenerek bazı ihtiyaçları karşılayabilecek ürünlere dönüştürülüyor. Ayrıca çeşitli tekstil ürünleri de ileri dönüşümle değerlendirilemeyecek duruma geldiğinde önce ipliklere, sonra daha az kaliteli kumaşlara dönüştürülüyor. Aşağı Dönüşüm Örnekleri Nelerdir? Aşağı dönüşüm yöntemiyle değerlendirilecek ürünler için hayatın her alanından birçok örnek verilebilir. Plastik şişelerin kullanılamaz hâle gelmesinin ardından eritilerek izolasyon malzemelerine ya da otomobil paspaslarına dönüştürülmeleri bir aşağı dönüşüm örneğidir. Kitap ve defter gibi kâğıttan elde edilen ürünlerin yeniden hamur hâline getirilerek tuvalet kâğıdına ya da kâğıt mendile dönüştürülmesi de aşağı dönüşüme örnek olarak verilebilir. Tüm bu örneklerde elde edilen ikinci ürün, her zaman ilkinden daha az kaliteli olur. İleri Dönüşüm ve Aşağı Dönüşüm Arasındaki Fark Nedir? İleri dönüşüm ve aşağı dönüşüm farkı, yöntemlerin uygulanma aşamalarından ve elde edilen ikinci ürünlerin işlevselliğinden kaynaklanıyor. İleri dönüşümde ürün ham maddelerine ayrıştırılmadan tekrar işlev kazanıyor. Aşağı dönüşüm ise daha çok geri dönüşüme benziyor. Ürünler ham maddelerine ayrıştırıldıktan sonra yeni bir ürün hâline getiriliyor. Ayrıca ileri dönüşümle elde edilen ikinci ürün değer kazanırken aşağı dönüşüm yönteminden sonra ürünün değeri azalıyor. Örneğin gazeteler güncelliğini yitirdiğinde atık niteliği kazanıyor. Eskiyen gazete kâğıtları, çöpe atmak yerine kitap ve defterlerin kapaklarını ciltlemek amacıyla kullanılabiliyor. Ürünün ilk formu bozulmadığı ve hâlâ aynı işlevselliğe sahip olduğu için bu durum bir ileri dönüşüm örneği oluyor. Ancak gazete yaprakları çok yıpranmışsa bir kâğıt atık tesisinde hamur hâline getirilerek oluşan ham maddeden daha düşük kalitede kâğıtlar, tuvalet kâğıtları üretiliyorsa bu durum aşağı dönüşüme örnek gösterilebilir. İnsan ve doğa birçok açıdan birbirine benziyor. Doğa da tıpkı insanlar gibi nefes alıyor, yaşıyor ve hasta olabiliyor. Mavi gezegeni soldurmamak için sıfır atık bilinciyle yaşamalı, kullanılmayan ürünlerin geri kazanımıyla ilgili projeleri takip edip desteklemeliyiz.

2148 kişi tarafından okundu5 dakika

Yayınlanma Tarihi: 10 / 10 / 2022 - 14:10

Son Güncellenme Tarihi: 13 / 12 / 2022 - 20:37

BB Krem ve CC Krem Nedir?
BB Krem ve CC Krem Nedir?

BB Krem ve CC Krem Nedir? Son zamanlarda bakım ve güzellik ürünlerinin yer aldığı raflarda fark edilir ölçüde çeşitlenme yaşanıyor. Bu çeşitliliğin altında yatan sebeplerin başında ise her bir cilt tipi ile bağdaşan farklı ürünlerin ortaya çıkması geliyor. Cilt bakımı ve makyaj ürünleri söz konusu olduğunda cilt tipine, yaşa ve istenen etkiye uygun ürünlerin kullanılması oldukça önemli. Makyaj ve cilt bakımını bir arada sunan BB ve CC kremler, doğal ve sağlıklı bir görünümün peşinde olanların ilk tercihleri arasında yer alıyor. Bu ürünler, hem makyaj tamamlayıcısı olarak kapatıcı ya da fondöten gibi hem de nemlendirici alternatifi olarak kullanılabiliyor. Bazı BB ve CC kremlerin sahip oldukları güneş filtreleri sayesinde güneş kremi kullanımı yerine de geçebildiği söyleniyor. BB ve CC kremin içeriklerinin benzer olmasına rağmen, aralarındaki fark ürünlerin ciltteki etkisinde görülüyor. BB krem, cilt bakımı sağlayan bileşenleri sayesinde günlük kullanıma uygun kapatıcılığın yanı sıra ciltte ferahlık sağlar ve cildi dış etkenlere karşı korur. CC krem ise renk düzenleyici olarak etki eder ve cilde canlı ve dengeli bir ton kazandırır. Bunun yanında ciltteki kızarıklıkları ve lekelerin görünmesini engeller. Her ne kadar günlük kullanım için ideal olsalar da; yağlı, kuru ya da akne üretmeye yatkın ciltlerin her biri için BB krem ile CC krem arasındaki fark konusunda bilgi sahibi olmak oldukça önemli. BB Krem Ne İşe Yarar? BB krem, Güney Kore güzellik sırlarını şirin ambalajlar ve tüpler içerisinde dünyaya yayan K-Beauty kültürünün başlıca ürünlerinden biri olmasıyla tanınır. Orta seviye kapatıcılığa, cildi besleyen içeriğe ve cilt koruyucu özelliklere sahip olan bu kremler oldukça fazla kullanıcı tarafından tercih ediliyor. Açılımı “beauty balm”, yani “güzellik balsamı” olan BB krem; içerisindeki cilt koruyucu, nemlendirici ve aydınlatıcı bileşenleri sayesinde cilt bakım ürünü etkilerine sahip olsa da aslen kapatıcı niteliğine sahip bir makyaj ürünü olmasıyla ön plana çıkıyor. BB kremler, farklı marka ve içerikte üretilmelerine göre; güneş koruyucu etki veren bileşenler, yaşlanma karşıtı veya kirliliğe karşı koruma sağlayan antioksidanlar da içerebiliyor. BB Krem Nasıl Uygulanır? BB kremi cilde uygulamanın çeşitli yolları mevcut olduğu için uygulama yöntemi seçilirken elde edilmek istenen görünüm belirleyici oluyor. Doğal ve gündelik bir makyajda, BB krem elle sürülerek hafif etkili bir fondöten yerine tek başına tercih edilebilirken; etkiyi biraz daha artırmak isteyenler, fırça veya makyaj süngeri kullanarak doğallıklarını yitirmeden orta seviye kapatıcılık yakalayabiliyor. Bakım rutinine hem kapatıcı hem koruyucu bir ürün dahil etmek isteyenler ise BB kremi cilt bakımı sonrasında ince bir tabaka halinde sürerek nemlendirici olarak kullanabiliyor. BB kremi göz çevresi ve dudak hariç yüzün her bölgesinde kullanılabiliyor. Yüzün 5 kilit bölgesi olarak ifade edilebilecek alın, burun, her iki yanak ve çene bölgelerine BB krem uygulanarak tamamlanmış bir görüntü elde edilebiliyor. BB krem uygulandıktan sonra ise üzerine kapatıcı, allık gibi istenen makyaj ürünleri sürülerek cilt makyajı tamamlanabilir. BB Krem Hangi Ciltler için Uygundur? İçeriğinde her cilt tipine uygun ve faydalı bileşenler olması nedeniyle BB krem tüm cilt tipleri tarafından kullanılabilir. Kullanıcılar, nemlendirici veya matlaştırıcı özelliğe sahip BB krem çeşitleri arasından seçim yapabilir. Nemlendirici etkili BB kremler kuru cilt tipine sahip kullanıcılar tarafından tercih edilirken, yağlı cilt tiplerine sahip kullanıcılar ise matlaştırıcı özellikli BB krem çeşitlerini tercih edebiliyor. CC Krem Ne İşe Yarar? “Color control” diğer bir ifadeyle “renk düzeltici” anlamını taşıyan CC krem, isminin de ortaya koyduğu gibi cilt renginde dalgalanmalar yaratan kızarıklık, ton farklılığı, sivilce ve akne izi üzerinde eşitleyici renk etkisi sağlıyor. Bu ürünler, çoğunlukla BB kremden daha ince yapıya sahip olmasına rağmen daha yüksek kapatıcılığa sahip oluyor. CC kremler, kapatıcılığın yanı sıra; cilt koruyucu, aydınlatıcı, sıkılaştırıcı ve güneş koruyucu fonksiyonlar da gösterebiliyor. Ten rengi düzenleyici CC krem, UV-A ışınlarından korunma ve yaşlanmayı geciktirme konusunda belirgin etki gösteriyor. Güneş kremi seçimi için önem taşıyan SPF, yani güneş koruma faktörü, pek çok CC kremin içerisinde yer alıyor. Ancak ürünlerin güneş koruyucu özelliğinden faydalanabilmek için, ürünün düzenli aralıklarda yenilenmesi gerektiği kullanıcıların aklında bulundurması gereken önemli detaylardan biri olmaktadır. CC Krem Nasıl Uygulanır? Renk eşitleyici özellikli CC krem, makyaj bazı olarak kullanılabildiği gibi fondöten yerine de uygulanabiliyor. CC krem, hafif dokusuna rağmen bazı kullanıcılara yeterli gelecek düzeyde kapatıcılık sağlayabiliyor. Daha yüksek kapatıcılık elde etmek isteyenler CC kremin ardından fondöten veya gerekli bölgelere kapatıcı uygulayabiliyor. Makyaj altına kullanıldığında zengin içerikli bir nemlendirici işlevini yerine getiren CC krem, yumuşak ve hafif bir baz görevi sağlayarak kusursuzlaştırmaya yardımcı oluyor. CC krem de tıpkı BB kremde olduğu gibi elle, fırçayla veya süngerle uygulanabiliyor. Renk eşitsizliğinin yoğun olduğu kısımlara bölgesel uygulama yapılarak hafif bir görünüm de sağlanabiliyor. Tercih edilen kapatıcılık seviyesine uygun miktarda krem, cilde nazik hareketlerle sürülerek uygulanabiliyor. CC Krem Hangi Ciltler için Uygundur? Tıpkı BB krem gibi CC kremin de her yaş ve cilt tipine uyumlu olabilecek bir içeriği bulunuyor. Hangi cilt tipine sahip olunursa olunsun, CC krem uygulamasının hemen sonrasında cilt tonunun dengelendiği ve cildin aydınlık bir görünüm kazandığı fark edilebiliyor. Çoğu CC krem matlaştırıcı özelliğe sahip olduğundan en çok yağlı ve karma ciltli kullanıcılar tarafından tercih ediliyor. BB Krem ile CC Krem Arasındaki Fark Nedir? BB krem CC krem farkı pek çok kullanıcı için kafa karıştırıcı olabiliyor. Bu iki ürünün genel farkları aşağıda yer alıyor; • BB kremin yoğun yapısı ve kalın dokusuna karşılık; CC krem çok daha hafif ve ince bir yapıya sahiptir. • CC krem ince yapısı sayesinde ciltte belli olmaz; BB krem ise cilde fondötene benzer bir doku kazandırır. • Hafif dokusu sayesinde CC krem makyaj bazı olarak kullanılabilirken, BB kremin tek başına kullanılması daha iyi sonuç verir. • Hem BB hem de CC kremlerin çoğu yüksek SPF içerir ve cildi güneşin zararlı etkilerine karşı korumaya yardımcı olur. • Belki de en belirgin BB Krem ve CC Krem farkı nemlendiricilik konusunda ortaya çıkar. Nem koruyuculuğu fazla olduğu için BB kremi kuru ciltlerde; hafif dokusu nedeniyle CC kremi yağlı ve akneye yatkın cilt tiplerinde kullanmak daha başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlar. Bu iki ürün arasında seçim yaparken, “BB krem mi CC krem mi?” sorusunun cevabını vermek için kullanıcının ihtiyaçlarını belirlemesi gerekiyor. BB ve CC krem, farkı olan ürünler olsa da her ikisi de cildi koruyan ve dinçlik kazandıran bu ürünlerin; kapatıcılık, nemlendirme, renk eşitleme, matlaştırma gibi amaçlardan ulaşılmak istenilene ve cilt tipinin özelliklerine göre tercih edilmesi gerekiyor.

3040 kişi tarafından okundu5 dakika

Yayınlanma Tarihi: 10 / 10 / 2022 - 16:40

Son Güncellenme Tarihi: 13 / 12 / 2022 - 20:37

Çevresel Sürdürülebilirlik Nedir?
Çevresel Sürdürülebilirlik Nedir?

Çevresel Sürdürülebilirlik Nedir? Canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için; sular, madenler, verimli topraklar ve bitki örtüleri gibi doğal kaynaklara ihtiyaç duyar. Özellikle sanayi ve endüstrileşmenin yaygınlaşması sonucu doğal kaynaklar artık çok daha hızlı tüketiliyor. Dünyadaki üretim ve tüketim talebi arttıkça çevre kirliliği de arttığı için ekolojik dengeyi korumak gün geçtikçe zorlaşıyor. Doğanın dengesi bozuldukça, iklim değişikliğine bağlı olarak; buzulların erimesi, bölgesel kuraklıklar ve şiddetli doğal afetler gibi birçok tehlike ile karşı karşıya kalınıyor. İlk kez 1987 yılında, Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun “Ortak Geleceğimiz” adlı raporunda kullanılan sürdürülebilirlik kavramı; bugünkü ve gelecekteki tüm nesiller için güvenli, adil ve refah içerisinde bir yaşam vadediyor. Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik olmak üzere sürdürülebilirliğin üç temel bileşeni bulunuyor. Ekonomik sürdürülebilirlik; küresel bir kalkınma sağlamayı, istihdam yaratarak ve fırsat eşitliği sağlayarak işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın önüne geçmeyi amaçlarken; sosyal sürdürülebilirlik ise daha yaşanabilir bir dünya için eğitimli, bilinçli ve adalet duygusu gelişmiş toplumlar yaratmayı hedefliyor. Peki, çevresel sürdürülebilirlik ne anlama geliyor? Çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların bilinçli bir şekilde kullanılması ve gelecek nesillerin de ihtiyacını karşılayabilecek şekilde devamlılığının sağlanması şeklinde tanımlanıyor. Bu kavram; insanların bugünkü ihtiyaçlarını karşılarken, gelecek kuşakların gereksinimlerini de göz önünde bulundurması ve doğa ile insan arasındaki hassas dengeyi büyük bir özenle koruması gerektiğini anlatıyor. Çevresel Sürdürülebilirlik Neden Önemlidir? Doğanın insan hayatına armağan ettiği kaynakların bir kısmının tükenmesi ön görülmüyor. Güneş ışığı, rüzgâr ve med cezir gibi enerji kaynaklarının sürekliliği devam ediyor. Ancak bir de devamlılık ihtimali, insanların davranışlarına bağlı olarak artan veya azalan kaynaklar var. Petrol, kömür, doğal gaz kaynaklarının ve yeraltında bulunan pek çok maden kaynağının bilinçli kullanılmadığı takdirde gelecek nesillere ulaşmasının mümkün olmayabileceği düşünülüyor. Aşırı tüketim ve üretim sonucu; su, toprak ve hava her gün biraz daha fazla kirleniyor. Kaynakların tükenmesi veya kirlenmesi ile üretimin durması, çeşitli ihtiyaçlara ulaşmanın imkânsız hâle gelmesi, kıtlığın baş göstermesi, istihdamın azalması ve yoksulluğun yaygınlaşması gibi sonuçlar doğabileceği ön görülüyor. Temel ihtiyaçların karşılanamadığı toplumlarda ise sosyal çöküntü ve kaos ortamına uygun bir zemin oluşabileceği düşünülüyor. Günümüzde, yeraltı ve yer üstü su kaynakları tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Dünya üzerindeki su oranının azalması söz konusu olmayabilir ancak hızla kirlenen sular, insanların ihtiyaçlarını karşılayamaz hâle geliyor. Üstelik kirli sular, çeşitli salgın hastalıkların ortaya çıkıp yayılmasına da sebebiyet verebiliyor. Bugün bile dünyanın birçok ülkesinde temiz su kaynaklarına ulaşmak oldukça zor. Yüzyıllardır var olan göl ve akarsu yataklarının bazıları artık çorak topraklara dönüşmüş durumda. Çevresel sürdürülebilirlik projeleri, tüm bu olumsuz gelişmelerin önüne geçilebilmesi açısından çok önemli. Çevresel Sürdürülebilirlik Örnekleri Nelerdir? Çevresel sürdürülebilirliğin amacı, doğayı ve doğal kaynakları korumak şeklinde özetlenebilir. Bu amaca hizmet eden küçük ya da büyük tüm çabalar birer çevresel sürdürülebilirlik örneği sayılır. Tükenebilir doğal kaynakları korumak için yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmek sürdürülebilirliğe örnek gösterilebilir. Rüzgâr enerjisi tabanlı elektrik üretim santralleri ve güneş panellerinde toplanan enerjinin elektriğe dönüştürülmesi gibi projeler, çevresel sürdürülebilirlik bilinciyle ortaya çıkan gelişmeler arasında yer alır. Bunun yanında çevresel sürdürülebilirlik; tükenebilir kaynaklara alternatif olarak jeotermal enerji, dalga enerjisi ve hidrojen enerjisi gibi sürdürülebilir seçeneklere yönelmeyi de kapsamaktadır. Çevresel Sürdürülebilirliği Nasıl Sağlarız? Doğal kaynakların durumu, çevre kirliliğinin boyutları ve bu konuda alınan önlemler ve sonuçları gibi pek çok unsur 2000 yılından beri “Çevresel Sürdürülebilirlik Endeksi” adlı bir çalışmayla takip edilip raporlanıyor. Bu tür çalışmaları desteklemek için bireysel, toplumsal ve kurumsal anlamda alınabilecek pek çok önlem bulunuyor. Sürdürülebilirliğin çevresel boyutunu desteklemek için aşağıdaki önlemler alınabilir; ● Çevresel sürdürülebilirlik, bilgiyle benimsenip yayılabilir. Bu yüzden yapılabilecek eylemler arasından insanların bu konuda bilinçlendirilmesi ön sıralarda yer alıyor. Doğal kaynakların hızla tükenmesi ve çevresel kirliliğin gelecekteki sonuçları noktasında toplumda bir farkındalık oluşturulması gerekiyor. ● Doğal kaynakların tükenmesinin ve çevre kirliliğinin artmasının en etkili sebeplerinden biri sanayileşme olarak görülmekte. Dolayısıyla bu alanda enerji kontrolü ve tasarrufu sağlamaya, verimliliği artırmaya yönelik adımlar büyük önem taşıyor. ● Fosil yakıtların kullanımı sera gazı salımına sebep olduğu için çevrede ciddi bir risk oluşturuyor. Sanayi ve endüstri kuruluşlarının, fosil yakıt tüketimini azaltarak temiz ve yenilenebilir enerjiye yönelmesi çevresel sürdürülebilirliği daha mümkün kılıyor. ● Sanayi ve endüstri kuruluşları, zehirleyici kimyasalların ve tehlikeli atıkların doğaya salımını engellemek amacıyla atık su arıtma sistemleri kullanarak çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunabilir. ● Sürdürülebilirliğin çevresel ve ekonomik boyutlarını desteklemek için alınabilecek en etkili önlemlerden biri de sıfır atık bilinciyle yaşamak. Bireysel tüketim alışkanlıkları kontrol altına alındığında hem daha az atık oluşması sağlanabilir hem de üretim faaliyetlerinin yaratacağı çevresel kirlilik ve enerji tüketimi azaltılabilir. ● Atıkların yarattığı sorunlarla baş edebilmek için dönüşüm yöntemlerine de başvurulabilir. Kullanılmayan ürünlerin geri kazanımını sağlayan bu yöntemler sayesinde çevresel kirliliği azaltabilir. Ayrıca atık eşyaların başka bir ihtiyacı karşılamak için yeniden değerlendirilmesi, üretim ihtiyacını azaltmada faydalı olur. ● İnsanların üretim ve tüketim alışkanlıklarının doğadaki yükünü azaltmak amacıyla alışverişlerde ekolojik ürünler tercih edilebilir. ● Satın alınması düşünülen kozmetik ürünlerinin çevre ve sağlık üzerindeki etkilerini öğrenebilmek ve bu sayede doğaya katkıda bulunabilmek için ecopuan değerleri incelenebilir. ● Ekolojik dengenin bozulmasının sebepleri arasında doğadaki bitki örtüsü oranının ve biyoçeşitliliğin azalması yer alır. Bu bağlamda, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için ağaçlandırma faaliyetlerinin sıklaştırması oldukça önemli. Bu yüzden bilinçli birer birey olarak da doğaya kazandırılan her bir ağaç, daha sağlıklı ve yaşanabilir yarınlar anlamına gelir. Doğa, tüm canlıların evi. Onu yeşiliyle, mavisiyle, bereketi ve canlılığıyla uzun bir geleceğe taşıyabilmek için siz de çevresel sürdürülebilirliğe destek olabilirsiniz.

2128 kişi tarafından okundu5 dakika

Yayınlanma Tarihi: 10 / 10 / 2022 - 10:25

Son Güncellenme Tarihi: 13 / 12 / 2022 - 20:37

1 4 5 6 7 8 10